Hava kararmaya başlamıştı yavaşça. Gün onun için yeni başlıyordu daha. Yatağında biraz daha uzandı. Büyük oda her zamanki gibi sessizdi. Pencerenin altında, yatağının hemen yanındaki komidinin üzerindeki telefonun ekranından saate baktı. Derslere daha saatler vardı. Rahat rahat dolaşabileceği, temiz hava alabileceği boş bir zamanı vardı ve değerlendirebilecek hiçbir şey bilmiyordu. Chibi bir şeyler mırıldanarak kıvrıldığı yerden Gabriel’ ın kucağına zıpladı. “ Günaydın, ” dedi durumun ironikliğine gülerek. Chibi kucağında kıpırdanırken yatağından zorda olsa ayrıldı. Kapının kenarına koyduğu mama kabına biraz garip görünümlü mamalardan doldurdu. Daha kutuyu kaldırmadan Chibi kucağından balıklama atlamıştı yemeğinin hazır olduğunu anlayınca. “ Yumul bakalım, ” dedi tuvalete doğru giderken. Flüoresanın pırpır yapması dinince aynadaki aksine baktı. Gözlerinin altı mordu. Saçları darmadağınıktı. Aslında saçlarını umursamıyordu ama gözlerinin altı… Sanki uyuşturucu kullanıyormuş gibi görünmekten hoşlanmıyordu. Musluktan akan soğuk suyu avuçlarının içinde toplayıp suratına çarptı. Verdiği his rahatlatıcıydı. Işığı kapatırken sert vurmuştu biraz. Chibi korkuyla yerinde sıçrayıp Gabriel’ ın suratına baktı. Daha sonra sahibinin, aslında çaylağının olduğunu görünce rahatlayıp mamasına geri döndü. Dolabından siyah bir tişört ve siyah bir pantolon çıkarttı. Gece –aslında gündüz- uyurken giydiği tişört ve şortu yatağının üzerine atıp odasından dışarı attı kendisini.
Gece’ nin serinliğine bıraktı kendisini. Hafif esintinin fısıltılarını dinleyerek yürümeye devam etti. Avluya gelene kadar nereye gittiğini, kimin kendisine ne dediğini bile umursamadı. Sadece yürüdü. Sanki sonsuza kadar yürüyebilirdi. Öyle de olacağını düşünüyordu. Ama esinti bir anlığına kesildi ve nerede olduğuna bakınmak için birkaç saniye durakladı. Ortalıkta pek fazla insan yoktu. Etrafa göz gezdirdi. Titrek bir gaz lambasının altında oturan bir kız vardı. Elindeki ufak not defterine bir şeyler karalıyordu. Sessiz adımlarla kızın oturduğu banka doğru yürüdü. Başında dikilirken kız hiç rahatsız olmamıştı. Herhalde çok rahat birisi, diye düşündü Gabriel. “ Gerçekten iyi çiziyorsun, ” dedi sesinin ne kadar yüksek olduğunu fark etmeden. Kız korkuyla yerinden fırladı. Ellerini ve kollarını savurmadan önce korunma pozisyonuna geçmişti. Bu hali Gabriel’ ın gülümsemesine neden olmuştu. “ Üzgünüm, korkutmak istememiştim, ” dedi gülümsemeye devam ederken. Kız banka yeniden otururken bunu bir davet olarak gördü ve kızın yanına oturdu Gabriel. Fazla yakın oturmamaya çalışırken fazla da uzak kalmamaya özen göstermişti. “ Ben Gabriel. Ve bu girişi için tekrar özür diliyorum, ” dedi kıza elini uzatırken. Kız not defterini bankın diğer tarafına koyarken tamamen Gabriel’ a dönmüştü. Lexi mi? Diye düşündü kızın yumuşak elinin eline yaptığı tatlı baskının etkisi altındaki beyniyle. Gece Evi’ ne girerken insanlar, çaylaklığa adım atanlar istedikleri ismi alabiliyorlardı ama Lexi ismi Gabriel’ a garip gelmişti. Gülümsemesini biraz daha arttırdı. “ Çizdiklerine bakabilir miyim? ” diye sordu kızın vücudunun arkasında kalan defteri işaret ederken.