House Of Night Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gece Seni Seçti! Ölümün Doğuşun Olacak! Mavi Çaylaklar ve Kırmızı Çaylakların Birlikte Yaşadığı Bu Evde Gün Olmayacak!
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Gece Evi Tekrar Doğruyor (: Haydiyin Eğlenelim ve Canlandıralım bu Sayede Büyük Bir Site Olalıım (:

 

 Robyn

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Azula Aaron
5. Sınıf Çaylak | Güç Seviyesi : 90
5. Sınıf Çaylak | Güç Seviyesi : 90
Azula Aaron


Oda Arkadaşı : -
Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 03/09/10
Yaş : 29
Nerden : Las Vegas -şehr-i kumar-
Lakap : Allaaaasen Azula daha fazla nasıl kısaltılabilir?

Robyn Empty
MesajKonu: Robyn   Robyn Icon_minitimeC.tesi Eyl. 04, 2010 6:20 pm

“Paul uyan artık daha yapmamız gereken milyonlarca şey var. Kıyafetlerini Fotzilla Meydanı’nın en prestijli dükkanlarından birinden aldırdık. Ona bir baksana müthiş görünüyor, öyle de olmak zorunda ona bir servet ödedik. Baban önümüzdeki yaz yapılacak Sahil Balosu’nda da bunu giyeceğini söyledi. Tatlım, bana öyle geliyor ki hayatın boyunca katılacağın davet ve turnuvaların tümünde bu mükemmel cübbeyi omuzlarında taşıyacaksın. Paul hadi ama uyan artık yoksa geç kalacağız. Ne yemek istersin? Patatesli kroketler hazırladım yanında da bir bardak taze sıkılmış portakal suyu, ne dersin güce ihtiyacın olacak? İhtiyaç demişken bugü… ” Bu Maggie’ ydi işte. Her zaman çok konuşurdu. Anne olmak zor iş, bide bu işe Paul’ un gözünden bakmalıyız. Her sabah annesinin yaptığı bu uzun ve sonu gelmeyen konuşmalarıyla uyanmak zorunda.
Daha fazla dayanamayacaktı. “Günaydın anne” dedi. “Ah, günaydın tatlım bir an hiç uyanmayacaksın sandım. Çık artık şu yataktan. Bir duş al ve aşağı gel. Kıyafetlerini sakın duştan çıkınca giyeyim deme, kahvaltıdan sonra giymelisin. Üstüne bir şeyler döküp mahvetmeni istemiyorum. Biliyorsun bazen sakarlıkta üstüne olmuyor ama bugün olmaz buna izin veremem…” “Anne sakin ol. İstediğin gibi olsun kahvaltıdan sonra giyeceğim. Ayrıca başım ağrımaya başladı” Paul yatakta doğruldu ve başını ovalamaya başladı. Maggie ona doğru gitti ve yatağa oturup gülümsedi. “Çok üzgünüm Paul, biliyorsun çok heyecanlıyım. Yıllardır bugünü bekliyorum ve senin bu kadar heyecansız olman bana doğru gelmiyor. Bu turnuva yıllardır Aaron soyunun gözdesi olmuştur ve sende ailemizin tek oğlu, bir Aaron olarak bu işin hakkından gelmelisin ” Paul gözlerini devirdi ve “Pekala, çok heyecanlıyım ve bu işi başaracağım. Şimdi beni biraz yalnız bırakabilir misin anne, lütfen? ” dedi. Maggie muzip bir ifadeyle Paul’ un alnına bir öpücük kondurup odadan çıktı.
Paul Aaron, bir büyücü. Büyücüler, asırlardır Aaronların soyunda olan ve eski büyücü Marco Saltor’ un güçlü büyüsü sayesinde birkaç nesilde bir kendisini gösteriyordu. Paul 16 yaşındaydı ve büyücü olduğu 12 yaşında öğrenmişti. O günden beri her yaz Vinsone Büyücülük Okulu’nda eğitim alıyor, yıl içinde de normal hayatının bir barçası olan Torex Lisesi’ne gidiyordu. Bu yıl 10 yılda bir yapılan Büyücülük Turnuvası olacaktı. Turnuvaya ancak 5 kişi katılabiliyordu ve turnuva büyücülerini kendi seçiyordu. Paul’ da seçilenler arasındaydı ve turnuva için hazırlanmıştı.
“Hayatım ona bir baksana ne kadar asil görünüyor. Paul babanın yanına geç ve peynir de, bugün özel bir gün birkaç hatıra fotoğrafı hiç fena olmaz” Maggie en azından on tane fotoğraf çekmişti. “Bir de benimle ve sonra ağabeylerinle çekelim” Nihayet bitmişti ve Paul’ un flaştan başı dönüyordu.
Babası, annesi, iki ağabeyi ile birlikte Vinsone Büyücülük Okulu’na gitmek üzere yola çıktılar. İnsanların arasında normal görünmeliydiler ki bu küçük bir kutuyu andıran evleri ile hiç sorun olmuyordu. Dar bir sokakta onlarca irili ufaklı evin arasında boyaları dökülmüş, tuğlalarla yapılmış bir evdi onlarınki. Paul kendini bildi bileli bu evde oturuyordu. Bu sokağı, evini, buradaki insanları seviyordu. Evden çıktıktan sonra iki alt sokakta küçük bir park vardı. Parka gelmişlerdi. Parkın öbür ucunda tuvaletlerin bulunduğu kısma geldiler ve en soldakine doluştular. İçerisi karanlıktı ve neredeyse hiç kullanılmamış olduğu belliydi çünkü kapıda kilit vardı. Kilidi baba Johnson kolay bir büyüyle tek hamlede açmıştı. Paul her yıl bu küçük tuvalete gelirdi ama genelde yalnız olurdu. “Paul, geçidi açmayı düşünüyor musun? ” babası azarlayıcı bir tonla söylemişti bunu. “Imm, şey özür dilerim dalmışım hemen açıyorum” dedi Paul ve sihirli sözcükleri söylemeye başladı. Duvar bir anda dalgalanır gibi oldu ve sırayla geçmeye başladılar. Bir anda o çok özlediği okulunun arka sokağında buldu kendini Paul. Bu sokaklarda o kadar çok anısı olmuştu ki…
Hızlıca okula doğru yürümeye başladılar. Okul bir şatoydu neredeyse 1000 yıllık bir şato… Çok eski görünüyordu ama bir o kadar da gösterişli ve korkunç. Okulun önüne geldiklerinde okul müdiresi Prof. Guinevere ve turnuvanın öbür 4 büyücüsünün de orada olduklarını gördüler. Etraflarında da ailelerinden birkaç kişi ve okulun büyük bir kısmı yer alıyordu.
Çanlar çalmaya başlamıştı. Çanların çalması turnuvanın başlamasına az kaldığını gösteriyordu. Prof. Guinevere Paul’ a işaret ederek onu da öbür büyücülerin yanına çağırdı ve konuşmaya başladı. “Hepiniz kuralları biliyorsunuz ve bu turnuvanın ciddi bir turnuva olduğunu da. Bugüne kadar yaptığınız bütün çalışmaların, gördüğünüz derslerin hakkını vermelisiniz. Hile yapmaya çalışmayacağınızı biliyorum ama yinede uyarmak zorundayım çünkü zorlu bir mücadele olacak zorda kalıdığınızda aklınız hileye vurmanızı teklif edebilir ama sakın buna aldanmayın sonucu sadece turnuvadan atılmanıza değil ölümünüze bile yol açabilir. Biliyorum belki bazılarınız bu turnuvaya katılmak istemiyorsunuz ama buna mecbursunuz turnuva siz büyücüleri seçti ve bunu bozmak imkansız. Bazılarınız başarıyla devam edecek, bazılarınız yaralanacak, kendini kaybedecek ve hatta ölecek. Hiçbiriniz durup öbür arkadaşına yardım etmeye çalışmasın turnuva kuralları gayet açık yaralanan veya kendini kaybeden büyücü lanetlenir ve herkese zarar verebilir. Onun için böyle bir durumla karşılaşacak olursanız hiç takılmadan yolunuza devam edin. Ve sonunda sadece bir tane kazanan olacak. Her neyse bunlar zaten bildiğiniz şeyler ama ben bir kez daha hatırlatmak istedim. Hepinize başarılar, size güveniyorum” profesör yine etkileyici konuşmalarından birini yapmıştı 5 büyücü de korku, heyecan, merak içinde turnuva alanına doğru yürümeye başladılar. Arkalarında kalan ailelerine, arkadaşlarına, okullarına son bir kez daha baktılar, belki de bu onları son görüşleriydi…
Turnuva alanı ormanın içinde bir labirentti. Labirentin girişine geldiklerinde turnuvanın başlamasına 10 dakika vardı. Karanlık büyüler profesörü, Prof. Karl Marx yanlarına geldi ve “Labirent karanlık büyülerle hazırlanmış tuzaklarla dolu, çok dikkatli olmalısınız. Labirentin bir yerinde büyülü kupa var onun nerede olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz tek bildiğimiz çok ilerlerde olduğu. Ama kestirme yollar olacak. Hislerinize güvenin ve sizi hiçbir şeyin engellemesine izin vermeyin. Tek bir hedefiniz var unutmayın, kupayı bulan sihirli sözcükleri tekrarlasın. Labirent açılacak ve okula dönüş yolunda onu bekliyor olacağız” dedi. Şimdi daha da çok korkuyorlardı. Paul okula ilk başladığı günden beri çok sıkı bir dostu olan Max’ la karşı karşıya olacağına hala inanamıyordu. “Nasıl hissediyorsun Max?” dedi Paul. “Bilmiyorum, aslında biraz korkuyorum sadece birimiz kazanacağız ve diğerleri…” devamını getirememişti. “Bu korkunç bir şey, lanet olası turnuva. Sanki bana sordular. Bir de ne yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Buyurun siz benim yerime yarışın” bu 4. Sınıflardan güzeller güzeli Sophia’ nın sesiydi. Karamel rengi uzun ve düz saçları vardı. Yemyeşil gözleri insanı adeta büyülüyordu. Paul ona hep hayranlık duymuştu, şimdi ise onu düşmanı olarak görüp gözlerinin önünde ölümüne bile şahit olsa durup hiçbir şey yapamayacaktı. Sophia başından beri turnuvaya katılmak istemiyordu. Turnuva büyücüleri aralarında itirazlarını korkularını tartışırken araya Prof. Karl Marx girdi ve “Hadi zamanı geldi turnuva her an başlayabilir” dedi ve cümlesini bitirir bitirmez başlangıç çanları çalmaya başladı. Kulakları sağır edecek şekilde çalıyordu, kargalar labirentin tepesinde uçuşuyor ve kulak tırmalayıcı çan seslerine bir de gaklamalarını ekliyorlardı. 5 büyücü aynı anda koşmaya başladılar labirente aynı kapıdan girmişlerdi ama adım attıkları anda hepsi ayrı yollara dağılmıştı. Labirent oldukça korkunç ve karanlıktı. Paul bir yandan koşuyor bir yandan da labirentin duvarlarını oluşturan korkunç bitkilere dokunmamaya çalışıyordu. Bir çığlık duyuldu bu Sophia’ nın sesiydi çığlıklar yükseldi, yükseldi ve birden kesildi ardından da çanlardan biri çınladı. Paul bunun ne anlama geldiğini biliyordu artık labirentte 4 büyücü vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vampirediaries.yetkinforum.net
Azula Aaron
5. Sınıf Çaylak | Güç Seviyesi : 90
5. Sınıf Çaylak | Güç Seviyesi : 90
Azula Aaron


Oda Arkadaşı : -
Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 03/09/10
Yaş : 29
Nerden : Las Vegas -şehr-i kumar-
Lakap : Allaaaasen Azula daha fazla nasıl kısaltılabilir?

Robyn Empty
MesajKonu: Geri: Robyn   Robyn Icon_minitimeC.tesi Eyl. 04, 2010 6:29 pm

DEVAMI...

Paul hiç durmadan yoluna devam ediyordu ancak ne bir parıltı vardı ne de bir ses. Biraz daha yoluna devam etti ve birden yavaşladı. Bir çıtırdı duymuştu. Olduğu yerde kaldı. Yavaşça kafasını sesin geldiği yöne doğru uzattı ve 3. Sınıflardan Rupert’ in çömelmiş olduğunu gördü. Hızla nefes alıp veriyordu. Paul bir an söylenenleri unuttu ve “Dostum sen iyi misin?” dedi. Ve yaptığının farkına varınca birden içi korkuyla doldu bunu asla yapmaması gerektiği en az 50 kere söylenmişti. Artık çok geçti Rupert kafasını kaldırdı ve ayağa kalktı. Paul’ a doğru yürüyordu ve gözlerinin tamamı beyazdı. Paul geri geri gitmeye başladı ama o gittikçe Rupert’ ta geliyordu. Sonra Paul birden arkasına dündü ve son hızla koşmaya başladı. Çocukta arkasından koşuyordu ve adeta tıslıyordu. Ses kesildi ve çocuk bağırarak bir büyü tekrarlamaya başladı. Hile yapmıştı Paul bunun kesinlikle yasak olduğunu biliyordu ne olacağını görmek için arkasına baktı Rupert arkadaydı koşuyordu ancak arkasından labirentin duvarları da koşarcasına hızlı bir şekilde birleşiyordu en sonunda Rupert’ ı da içine aldı ve birden eski halini aldı. Paul şok içindeydi. Olanlar korkunçtu. Buradan hemen çıkmalıydı ve bunu yapması içinde o kupaya ulaşması gerekiyordu tekrar koşmaya başladı bu sefer hiçbir şekilde durmamalıydı. Koştu, koşu, koştu. Ama hiçbir şey değişmiyordu. Kupaya ait hiçbir iz yoktu. Bir yol ayrımına gelmişti durdu ve içindeki sesi dinlemeye karar verdi. Sağa doğru koşmaya başladı. Biraz ilerledi ve karanlıkta bir şeylerin hareket ettiğini gördü. Hemen arkasına döndü, geldiği yolu takip edip öbür yoldan gidecekti. Birkaç adım attı ve labirent birden yolunu kesti. “Lanet olsun açıl, açıl. Ne yapacağım şimdi?” tek bir şansı vardı yoluna devam edecekti. Tekrar döndü ve yürümeye başladı. Hareket eden bir şey göremiyordu belki de aklı oyun oynamıştı aslında orada bir şey yoktu. İçi birazda olsa rahatlamıştı. Tekrar hızlanmaya başladı. Koşarken yanında duran şeyi fark ettiğinde çok geç kalmıştı birden ayak bileğini kaptırdı ve yere kapaklandı Paul bağırmaya başladı “Bırak beni, bırak dedim…” bütün gücüyle ayağını sallıyordu ve ayağını yakalayan şeyden ses gelmeye başladı bu Max’ di. “Paul benim Max. Bana yardım et ayağım bu sarmaşığa takıldı ve bir türlü kurtulamıyorum” Paul tereddütlüydü bileği serbestti şu anda kaçabilirdi ama en yakın arkadaşını o durumda bırakmazdı. Hemen ayak ucuna gitti ve sarmaşığı kopardı. Max ayağa kalktı ve “Sağ ol dostum beni aptal bir turnuva için ölüme terk etmeyeceğini biliyordum” dedi. Paul gülümsedi ve “Biz eski dostuz” dedi ve devam etti “Hadi devam edelim, içimden bir ses doğru yolda olduğumuzu söylüyor” dedi. Koşmaya başladılar ve önlerine 5.sınıflardan Kevin Oscar isimli çocuk çıktı. İri yarı ve pekte sevilmeyen bir çocuktu her işini dayakla halletmeye çalışırdı. Korkunç bir şekilde bakıyordu, üstü başı yırtıklarla doluydu ve nefes nefeseydi. “Siz ahmaklar hiç zarar görmüşe benzemiyorsunuz. Ben az daha ölecektim bu yollar aşağılık tuzaklarla dolu. Hey durun siz neden berabersiniz? Düşman olmanız gerekiyor. Kupayı sadece bir kişi alacak. Yoksa siz kupanın yolunu biliyor musun?” son cümlesini söylerken üstlerine yürümüştü. Max zorla cevap verdi “Hayır hiçbir şey bildiğimiz yok. Ben şurada bir sarmaşığa takılmıştım ve Paul beni kurtardı” çocuk Paul’ a baktı o da evet dercesine kafasını salladı. Kevin ikisini de yere itti ve koşmaya başladı. Paul ve Max’ in yerden kalkması birkaç dakikalarını aldı ve onlarda koşmaya başladı. Kevin’ ı hala görebiliyorlardı. Sarmaşıklar tekrar birleşmeye başlamıştı bu sefer önden birleşiyorlardı ve hızla Paul ve Max’ e doğru geliyordu. Kevin aradaki yollardan birine girmişti. Arkalarına döndüler ve onlarda ara yollardan birine girdiler. Delicesine koşuyorlardı duvarlar hala arkalarından geliyordu ve birden Max’in acı çığlığıyla durdu Paul. Arkasında koşan Max’ e bakmak için döndü ve duvarın tam Max’ i yakaladığı anda yarısını yutup sol kolunu ve kafasını dışarıda bırakacak şekilde durduğunu gördü. “Max! Aman tanrım ne yapacağız şimdi? Elimi tut çekip çıkaracağım seni” elini tutmak için uzatırken Max aniden bağırdı “Dur Paul sakın bana dokunma bu bir tuzak. Bana dokunursan seni de içine alacak” Paul donmuştu. Arkadaşı ölecekti ve ona yardım edemiyordu. Max acıyla inliyordu. “Paul hemen git buradan o kupayı bul Kevin’ dan önce, hadi çabuk ol” dedi Max. “Ama Max seni burada bu şekilde bırakamam” dedi Paul. “Hayır Paul gitmek zorundasın. Git ve o kupayı al bizim için, dostluğumuz için” dedi Max gülümsemeye çalışarak. Paul başıyla onayladı ve arkasına dönüp tekrar koşmaya başladı. Bu kasvetli ve korkunç yer artık can sıkıcı olmaya başlamıştı. Saatlerdi ilerliyordu ama hiçbir değişiklik yoktu. Ne yapmasını gerektiğini düşünürken birden sarmaşıkların arasından sızan ışığı gördü.
Sevinçten neredeyse çığlık atacaktı. Hemen sola kıvrılan yolu takip etti ve uzun bir yolun sonunda güneş kadar parlak bir kupanın kendisini beklediğini gördü. Son hızla koşamaya devam ediyordu ki karşısına Kevin çıktı. Üstü başı artık paçavradan farksız hale gelmişti ve suratı öfkeden, hırstan şekil değiştirmişti. “Hemen yolumdan çekilmezsen seni öldürürüm sersem yaratık. Bu aptal yerde ölmeye hiç niyetim yok” diye bağırdı Kevin. “Pekala benim de burada ölmeye niyetim yok, o kupayı bende almak istiyorum” dedi Paul. Kevin kendisine meydan okunmasına alışkın değildi ve bu onu iyice öfkelendirmişti. Paul’ un boğazına yapıştı ve sarmaşık duvara yasladı. Boğazını o kadar çok sıkıyordu ki Paul nefes almakta güçlük çekmeye başlamıştı. “Tamam tamam dur, anlaşabiliriz” dedi Paul “Neden anlaşacakmışım ki seni şuracıkta öldürüp tamamıyla kurtulmak varken?” bunu söylerken adeta kahkaha atıyordu. Paul şaşkınlık içindeydi ama bunu yüzüne yansıtmamaya çalışıyordu “Çünkü kupanın hemen yakınındaki tuzaktan haberim var babam bundan nasıl kurtulacağımı söylemişti” Kevin güçlü olduğu kadar salaktı da. “Bunu bana söylemen için on saniyen var” dedi Kevin. “Söylemiyorum istersen beni öldür nasıl olsa birazdan sende öleceksin” dedi alaycı bir şekilde Paul. Kevin, Paul’ un boğazını bıraktı ve “Ne istiyorsun” dedi. “Hiçbir şey sadece buradan çıkmak istiyorum, kupayı sen alabilirsin” dedi Paul. Kevin inanmıştı. Paul gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bir insan nasıl bu kadar salak olabilir. Bir kişi kupayı alacak diğerleri ise ölecek, nasıl olurda Kevin kupayı aldıktan sonra benimde kurtulacağıma inanır. Bunun imkansız olduğunu defalarca anlatmışlardı. Tanrım bu çocuğun kafasının için saman dolu olmalı diye düşündü Paul. Kupaya doğru yürümeye başladılar. Paul konuşmaya başladı “Oraya varmamıza yaklaşık on adım kala ölümcül bir tuzakla karşılaşacakmışız ama on adım kala sarmaşıklara sürünerek ilerlersek tuzak etkisini göstermezmiş” Paul hepsini bir anda uydurmuştu. Çok salakça bir şey uydurduğunun farkındaydı ama nasıl olsa Kevin bunu anlayabilecek kadar akıllı değildi. Ayrıca Paul’ un bir planı vardı bu şekilde sarmaşıklara sürtünerek gitmek sarmaşıkların ayak bileğine dolanmasına neden oluyordu bunun Max’ in başına geldiğini biliyordu. “Tamam, sarmaşıklara sürünerek ilerleyeceğim ve sen bunu yapmayacaksın kupayı ben alacağım sen sadece buradan çıkmak istiyorsun o kadar” diye söyleniyordu Kevin. Artık kupaya çok yaklaşmışlardı. “Şimdi” dedi Paul ve Kevin hemen sarmaşıkların dibine yapıştı. Bir-iki adım kadar ilerledi ve bağırmaya başladı. “Seni sersem demek beni tuzağa düşürdün öyle mi? Şundan bir kurtulayım kafanı ellerimle ezeceğim” Paul kendini tutamadı ve bir kahkaha koyuverdi. “Kolay gelsin öyleyse” dedi ve kupaya doğru koşmaya başladı. Yanına gelmişti, kupa öyle güzel görünüyordu ki bir an durup sadece izlemek istedi Paul. Sonra arkasından gelen ses dikkatini dağıttı bu Kevin’ dı ve sarmaşıktan kurtulmuştu. Paul hemen kupayı tuttu ve sihirli sözcükleri tekrarlamaya başladı. Labiret birden çözülmeye başladı ve bu arada Kevin’ ı da yuttu. Önünde aydınlık uzun bir yol açıldı. Paul olanların farkına vardı, kazanmıştı.Hızlı adımlarla yürümeye başladı. Elinde kupası vardı ve karşısında bütün öğretmenleri, ailesi, arkadaşları... Hepsi alkışlıyor ve sevinçten bağırışıyordu. Kendini ailesinin ve arkadaşlarının omuzlarında buldu bir anda. Mutluydu ama bir yandan da içinde büyük bir boşluk var en sıkı dostunu ölüme terk etmiş, çok hoşlandığı bir kızın ölüm çığlıklarına şahit olmuş ve pek iyi tanımasa da iki çocuğun daha ölümünü görmüştü. Kupaya baktı ve Max’ in yüzünü görür gibi oldu şunları söylüyordu “Neşelen biraz dostum, kazandın hem de ikimiz için. Elinde bizim kupamızı tutuyorsun hadi kaldır onu havaya ve gülümse” Paul’ un gözleri dolmuştu ama sevinçten, Max yanındaydı. Kupayı kaldırdı ve haykırdı “Dostluğumuz için Max, seni unutmayacağım…”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vampirediaries.yetkinforum.net
Aurelia Séptember Qixinâ
5. Sınıf Çaylak | Güç Seviyesi: 100
5. Sınıf Çaylak | Güç Seviyesi: 100
Aurelia Séptember Qixinâ


Oda Arkadaşı : Undine Lissa O'Shéa.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 22/07/10
Yaş : 27
İş/Hobiler : Çaylak / Kitap okumak.
Nerden : Evinden.
Lakap : Séph.

Robyn Empty
MesajKonu: Geri: Robyn   Robyn Icon_minitimeC.tesi Eyl. 04, 2010 6:39 pm

90*
Aramıza Hoşgeldiniz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Robyn
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
House Of Night Rpg :: Role Play Bölümü :: Role Play Puanlatma-
Buraya geçin: